Ağaçtaki - Janne Teller | Kitap Yorumu
Adı : Ağaçtaki
Yazarı : Janne Teller
Orjinal Adı : Intet
Yayınevi : on8
Sayfa Sayısı : 182
Tür: Dram
"Kızmaya değer şeyler olacaksa, sevinmeye değer şeyler de olacaktır. Sevinmeye değer şeyler olacaksa, demek ki o şeylerin de bir anlamı olacaktır. Ama öyle şeyler yok bu dünyada!" Sesini bir ton daha yükseltip, "Birkaç yıl sonra hepiniz ölecek, unutulacak ve hiçbir şey olacaksınız; onun için, kendinizi buna bir an önce alıştırmaya bakın!" dedi. İşte o an, Pierre Anthon'u o erik ağacından bir an önce indirmemiz gerektiğini anladık. Hayatlarımız niçin sonu gelmez bir anlam arayışı üzerine kurulu? Yaptığımız işleri, verdiğimiz kararları, sürdürdüğümüz ilişkileri sürekli bir anlam terazisinde tartmamız neden? Anlam gerçekten o kadar önemli, adının yansıttığı kadar "anlamlı" bir şey mi? Yoksa toplumca kafayı anlamla bozduk da, bu takıntımızın farkında mı değiliz? Öyle ya da böyle, Danimarkalı bir grup genç, "anlam" denen şeyi feda etmemeye kararlı! İzin vermeyecekleri bir şey varsa, o da "her şey"in "hiçbir şey", "birileri"nin de "hiç kimse" olduğunun kendilerine dayatılması!
Uzun zamandır turdan ayrı kitap yorumu yazmadığımı biliyorum.Sonunda turdan ayrı bir yorumla karşınızdayım !
Açıkcası nasıl ne yazacağımı bilemediğim kitaplardan biriyle karşınızdayım.Kitabımız bir çok ödül almış insanı şok eden,yok artık dedirten ve de her sayfada gözlerinizin büyüdüğü bir kitap.
Kendimize hiç bir zaman yetişkinlere benzemeyeceğimize dair söz vermiş olsak da, onlar gibi olduğumuzu gördük.Oysa daha on beş yaşını bile doldurmamıştık.On üç,on dört,yetişkin.Ve ölmüştük. (sayfa 158)
Fazla şamata çıkarmadan direkt konuya geçmek istiyorum.Fazla ayrıntıya girmeyeceğim ama bir kaç örneği hak ediyorsunuz.Ağaçtaki aslında Pierre Anton'un bir gün her şeyin anlamını yitirdiğini fark etmesiyle başlıyor.7.sınıfa daha yeni başlamış Pierre erik ağacının üstüne dünemiş bir şekilde 7A sınıfındaki çocuklara hayatın anlamı olmadığını,boşuna yaşadıklarını söylüyor.Her gün okula giderken bu söylemlere maruz kalan çocuklar kendi "anlam"larını aramaya ve bunu Pierre Anton'a göstermeye çalışıyorlar.Grubun içindeki çocuklar sıra sıra birbirlerine göre en değerli şeyleri anlamlarını birbirlerinden istemeye başlıyorlar.Sanırım burda durmam sizin için yeterli olacaktır lakin devam ederseem dayanamayıp birbirlerinden ne istediklerini ve kitabın muhteşem sonunu söyleyeceğim.Çünkü her an söyleyebilirmişim gibi hissediyorum.
Bir gün "Hiç bir şeyin önemi yok !" diye bağırdı."Her şey sona ermek üzere başlar.Doğduğunuz an ölmeye başlarsınız.Her şey için geçerlidir bu."(sayfa 11)
Kitabı yeni bitirmiş olmanın etkisiyle yazdığım bu yazıyı spoilerli yazmak isterdim.Ama kendim çok şanssız biri olduğum ve de sürekli spoiler yediğim için durduruyorum kendimi.Duurun ne diyordum ? Hıh Pierre Anton.Kendisi büyülmüşte küçülmüş biri sanki.Kitap boyunca onun sayesinde kafamda deli deli sorular döndü.Hiç bir soruya cevap bulamadığımı söylemem gerek sanırım.Çünkü Pierre'in sorunu öyle büyüktü ki.
Sophie çığlık üzerine çığlık attı.O kadar yüksek bir sesle,havayı kesip geçen bir çığlıktı ki,kulaklarımızda çınlıyor,iliklerimize işliyordu.En kötüsüyse,o çığlıkla her şeyin anlamı dağılıyordu sanki.
Bir de ben yazarın aslında Pierre'i hasta olarak yazmak istediğini ama son anda bundan vazgeçtiğini düşünmekteyim.Eğer "anlam"ı arıyorsanız.Nerde olduğunu,gerçekten anlam olup olmadığını,neden yaşadığımızı arıyorsanız Pierre Anton'un ikizisiniz demektir.En azından benim düşünceme göre.
Son olarak on8 yayınlarına çok teşekkür ediyorum böyle bir kitabı okumama fırsat verdikleri için ! Harikasınız !
Bir daha ki yazıda görüşmek üzere !
Yorumunuzdan sonra listeme ekliyorum bu kitabı. Çünkü "yok artık" dedirten kitapları okumayı seviyorum :)
YanıtlaSil