Ustalık Gerektiren Kafayı Takmama Sanatı - Mark Manson | Kitap Yorumu
Kitabın Adı: Ustalık Gerektiren Kafayı Takmama Sanatı
Orjinal Adı: The Subtle Art of Not Giving a Fuck
Yazarın Adı: Mark Manson
Yayınevi: Butik
“Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.” Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: “Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.” “Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, “Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.” Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz. Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak. Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan “Nasıl Mutlu Olunur” tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.
“Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.” Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: “Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.” “Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, “Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.” Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz. Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak. Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan “Nasıl Mutlu Olunur” tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.
MERHABALAR!
Eğlenceli bir yazıyı okumaya hazır mısınız? Çünkü ben bu yazıyı yazmak için uzun zamandır,çoook uzun zamandır kendimi hazır hissetmeyi bekliyorum.Ustalık Gerektiren Kafayı Takmama Sanatı benim tecrübe ettiğim kadarıyla hazır olduğunuz zamanda okumanız ve hazır olduğunuz zamanda da konuşmanız gereken bir kitap,yoksa kafanız allak bullak olur bana inanın.
Mark Manson'ın Ustalık Gerektiren Kafayı Takmama Sanatı ile geçen sene -2018 Aralık- tanıştım.Bu kitabı bir şekilde okuyacağımı biliyordum,hissediyordum.Bir kere kitabın adı insanı çekiyor,ardından da içeriği,ki size şöyle söyliyeyim ben gerçekten kişisel gelişim kitaplarından hoşlanmayan ve okumayan bir insanım.Şu ana kadar bloğumda da kişisel gelişimle ilgili çok az başlık,yazı bulabilirsiniz.Sebebi de sevmemem.Fakat bu kitapta okumama sebep olan beni çeken bir şeyler vardı.O yüzden hemen alıp okudum.Eğer satın almak istemezseniz ya da okumak size storytel adlı uygulamayı öneririm,bu kitabı sesli olarak dinleyebilirsiniz.
Daha fazla lafı uzatmadan kitabın,kişisel gelişim kitabımızın konusuna deyineyim.Mark Manson'ın insanlara bir şeyleri,herhangi bir şeyi,hayatınızda yaşadığınız ve sizi geren,mutsuz eden,delirten,çıldırtan düşünceleri kafanıza nasıl takmayacağınızı ya da bunlardan kaçarken neleri yaptığınızı yahut insanların başarı yolunda veya başarısızlık yolunda neler yaptığına mükemmel örnekler vererek yazdığı bir kitap Ustalık Gerektiren Kafayı Takmama Sanatı.
Şimdi eğer siz de benim gibiyseniz her şeyi kafaya on beş kere takıp,yüz kere düşünüyorsanız.Ardından da etrafınızdaki insanları darlayıp kafanıza takılan düşünceleri de yirmi kere onlara anlatıyorsanız bu kitap sizin için çok uygun bir kitap.Yahut en azından sizin bunları anlamanızı sağlamak için uygun bir kitap.
Ben şahsen insanları kitlediğimin farkındaydım,insanları düşüncelerimle kafama takılan düşüncelerle darladığımın da farkındaydım.Fakat elimden bir şey gelmiyordu.Kendimi durduramıyordum.(Ki size bir sır vermem gerekirse hala çok zorlanıyorum bu konuda,malesef...)Yine de bu kitaptan sonra en azından küçük,minicik bir aydınlanma yaşadım."Gerçekten kendime ne kadar çok zarar verdiğimin farkında mıydım? Neden böyle yapıyordum?" gibi sorular aklımda dolanmaya başladılar.Terapinin en önemli kısmının farkındalık,inkardan vazgeçmek olduğu söylenir.Çünkü inkardan uzaklaştığınızda diğer aşamaları tek tek aşabilirsiniz.Size de söyleyebileceğim inkarımın üstesinden gelmeme yardımcı oldu.Kitabı gözünüzde öyle ahım şahım büyütmek istemiyorum.Ama size yardımcı olabileceğini düşündüğüm bir kitap önermek istiyorum.Eh düşüncelerim benim bu kadardı.
BİR SONRAKİ YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!
Sevgiler,
Ecrin
Beni buralarda da bulabilirsiniz;
Ecrin
Beni buralarda da bulabilirsiniz;
Yorumlar
Yorum Gönder