SWEETBITTER | Dizi Önerisi


MERHABALAR!


Bir süredir sizinle bilinmeyen dizilerden birisi olan Sweetbitter dizi yorumumu paylaşmak istiyordum. Fakat bilgisayarın başına oturduğum anda ilham gelmiyordu, hatta tıkanıyordum. Dedim ki yaz bitti, okullar açılıyor. Eh öyleyse sizinle bir günde izleyip bitirebileceğiniz Sweetbitter dizisinin yorumunu daha da gecikmeden paylaşayım. 


Dizimiz  karanlık bir evde kahvaltı edip ardından eşyalarını toplayarak arabasına taşıyan Tessa'nın görüntüsüyle başlıyor. Ki aslında bu hikaye de tamamiyle Tessa'ya, 22 yaşında olup anında New York'a taşınmaya karar veren gözü kara olarak tabir edebileceğim Tessa'ya ait. Hiç bir planınız olmadan sadece minimum şekilde seçtiğiniz eşyalarla, tanımadığınız bir yere taşınmanın zorluğunu sanırım pek azımız biliyor. Yine de hepimiz karşıdan baktığımızda bile zor olduğunu anlıyoruz. Tessa'nın ise hayali de yok. New York'a gittiğinde oyuncu, dansçı ya da yazar olmak istemiyor. Sadece New York'ta olması gerektiğini biliyor ve buna göre hareket edip yola koyuluyor. 


İşte bu noktada, New York'a vardıktan sonra işler karışmaya başlıyor. Çünkü arabasını satmaya, daire tutmaya, bilmediği bir yerde yaşamaya ve de iş bulmaya çalışıyor. Sonunda bir restoranda  garson olarak, deneme süreli şekilde işe giriyor. Fakat her şey dışarıdan göründüğü gibi olmuyor. İşe girdiği restoranın New York'ta bulunan iyi iş yapan ve çok çalışanlı restoranlardan biri olduğunu fark ediyor. 

Dizi boyunca ise Tess'in hem yalnızlığa, New York'a ve de yeni işine adapte olmasını izliyoruz. Yeni işine adapte olurken kendisinden ödün vermesini, yeni insanlarla tanışırken de büyümesini ve de arada sırada da dağıtmasını izliyoruz. Gerçekten şaşırtıcı sahneler de olmuyor değil.


Restoranda çalışmaya başladığını söylemiştim. Fakat diziyle ilgili bir şey var ki Tess çalışırken o yoğunluğu hissediyorsunuz. Tess'in kafası karıştığında sizin de kafanız karışıyor, üstüne bir de Tess yeni bir yemek tattığında şok olarak siz de o yemeği ilk defa tadıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Hele ikinci sezonun başlarını, jeneriğini ve giriş kısmını değiştirdiklerinden beri dizi daha da iyi olmaya başladı. 


Bir de tabii ki restoranda çalışan diğer kişiler var. Tess'in sevgilileri ve arkadaşları olan ama aynı zamanda da ailesi olma yolunda adım atan iş arkadaşları bunlar. Gerçekten izlerken nereye, kime ve hangi ana odaklanacağımı şaşırdığım bir dizi oldu Sweetbitter. 


Birinci sezonu izlerken Tess için heyecana kapılmıştım. Yeniliklerle başlamıştı. İkinci sezon başladığında ise ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Ama drama ve aşk beklemem gerektiğini düşünmüyordum. Üçüncü sezonda ne olacak gerçekten merakla bekliyorum. Ki dizideki bölüm azlığından dolayı -birinci sezon 6, ikinci sezon 8 bölüm ve bölüm dakikaları taş çatlasın 30 dakikalar- hemencecik üçüncü sezon gelsin de izleyip bitireyim istiyorum. Yine de üçüncü sezonun gelmesine daha çok var, bunun da farkındayım.

Diziyle ilgili yorumum bittiğine göre size dizinin bir de aslında kitabı olduğunu söylemem gerekiyor. İki seneyi, toplam sekiz mevsimi kapsayan kitap ne kadar diziyle aynıdır, dizi de ne kadar kitapla aynıdır bilemiyorum fakat ben kitabını indirdim ve üçüncü sezonu beklerken de okuyup bitirecekmişim gibi hissediyorum. Daha kitabın Türkçe'si yayınlanmamış, o yüzden İngilizce versiyonunu okuyacağım. Kitabı okuduktan sonra sizinle de kesinlikle paylaşıyor olacağım. 

Siz Sweetbitter hakkında ne düşündünüz? İzlemeyi planlıyor musunuz? 

BİR SONRAKİ YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!


  Sevgiler,
Ecrin
Beni buralarda da bulabilirsiniz;
Youtube Kanalım (YENİ VİDEO VAR!)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Genç Werther'in Acıları - Johann Wolfgang Von Goethe | Kitap Yorumu

Duman ve Kemiğin Kızı - Laini Taylor | Kitap Yorumu

Trendeki Kız - Paula Hawkins | Kitap Yorumu